Tedavilerimiz

About Image1
shap shap

Diş Hekimi Mehmet Salih Doğala Kimdir ?

1996 yılının 25 Eylül’ünde, Mardin şehrinde dünyaya geldim. Çocukluğumdan bu yana sanata doğallığa olan ilgi ve merakım, beni diş hekimliğine yöneltti. İyi, kaliteli bir eğitim ve hırsla diş hekimliği alanında oldukça kaliteli işler çıkaracağıma olan inancım, her zaman tamdı. Buna dayanarak 2016 yılında Diş hekimliği Fakültesinde öğrencilik hayatıma başlayıp geleceğime yönelik sağlam adımlar attım...

Doğala . Clinic

Hayalinizdeki Gülüşe 4 Kolay Adımda Ulaşın

icon icon

Ücretsiz Konsültasyon

Diş sağlığınızı değerlendirip ihtiyaçlarınızı belirliyoruz.

icon icon

Kişiselleştirilmiş Planlama

Sadece size özel tedavi planı oluşturuyoruz.

icon icon

Profesyonel Uygulama

Uzman, güvenli ve konforlu tedavi süreci.

icon icon

Mükemmel Gülüş

Hayalinizdeki doğal ve sağlıklı gülüşe kavuşun!

Our Team Member

Meet Our Expert Doctors

team

Donald L. Juarez

Medicine

team

Tanvir L. Tuarez

Orthopadics

team

Towkib L. Muarez

Neurologist

Aklınızda Kalmasın

Öncelikle bilinmesi gerekir ki, diş hekimliğinde ağrılı bir tedavi artık yoktur. Her müdahalenin öncesinde yapılacak olan uygun anestezi ile uygulama bölgesinin sinir blokajı gerektiği şekilde yapılır. Hasta, uygun anestezinin yöntemlerinin uygulanması durumunda operasyon sırasında herhangi bir ağrı hissetmez. Bu hususta hekimin konuya hakim olması gerek şarttır. Hekimin, yapılan spesifik müdahale konusunda ehliyetli olması tercih sebebi olmalıdır. Bunun dışında implant operasyonuna has özel bir ağrı söz konusu olmadığı gibi sıradan bir diş çekimi sonrasında yaşanan basit rahatsızlıkların olması muhtemeldir. İmplantın yerleştirilmesinden sonra oluşabilecek sıradan ağrılar basitçe ağrı kesiciler ile rahatlıkla giderilebilir. Hastalarımızın 98% i operasyon sonrasında geçmiş zaman korkularının ne kadar yersiz olduğunu hissetmekle beraber, herhangi bir operasyon geçirmemiş kadar rahat olduklarını bildirmektedirler.

Büyüme ve gelişim potansiyeli devam eden her hastaya her yaşta ortodontik tedavi uygulanabilir. Ancak her hastalığın, her vakanın,her ağız koşulunun olduğu gibi her yaşın kendine özgü bir takım dikkat edilmesi gereken şartları vardır.Bunları hekiminizden öğreniniz.

Ağız kokusunun sebebi ölü bakterilerin atık maddesi olan ve volatile sülfür adı verilen bir gazdır. Nefeste oluşan kötü koku büyük oranda ağız içi kaynaklıdır. Ağız içi bir enfeksiyon, ilerlemiş bir dişeti hastalığı ya da sadece ağız içinde birkaç saatten fazla kalmış gıda artıklarına yerleşen bakteriler kokuya sebep olurlar. Kokuya sebep olan diğer sistemik problemler ise: Tonsilit, akciğer iltihabı, sinüzit, şeker hastalığı (aseton kokusu), mide bağırsak hastalıkları, böbrek yetmezliği (balıksı koku), karaciğer ve metabolizma bozukluklarıdır. Ağız kokusunun öncelikle sebebi teşhis edilmeli ve buna göre tedavisi yapılmalıdır. Ağız içi kaynaklı kokularda yapılması gerekenler ise Tüm çürükler tedavi edilir. Diş eti hastalığı tedavi edilir. Cepler ve diş taşları elimine edilir. Gömülü ve yarı gömülü 20 yaş dişleri çekilir.

Diş eti hastalıklarının ilk ve en önemli belirtisi dişeti kanamasıdır. Dişetlerinde renk, şekil bozuklukları ve ağız kokusu ile kendini daha da belli eder. Sağlıklı dişeti gülkurusu açık pembe renktedir. Dişe ve kemiğe sıkıca yapışmış olup, portakal kabuğuna benzer parlak – pütürlü bir görünümü vardır. Dişeti hastalığının temel nedeni bakteri plağı denen dişe sıkıca tutunmuş, yapışkan saydam bir tabakadır. Tırnağınızla dişinizin üzerini kazıyarak plağı fark edebilirsiniz. Bakteri plağı kaldırılmazsa sertleşir ve diş taşı ya da tartar olarak isimlendirilen birikintiler oluşur. Plaktaki bakteriler tarafından üretilen toksinler (zararlı maddeler) dişetlerine zarar verir. Toksinler dişetlerinin etrafındaki destek dokularını yıkar, dişlerden uzaklaşır, oluşan periodontal ceplerde daha fazla bakteri plağı birikir. Periodontal hastalık geliştikçe cepler daha da derinleşir. Bakteri plağı dişlerin açığa çıkmış kök yüzeylerine yapışır. Dişlerin kemik desteği yok olur ve tedavi edilmeyen dişler sallanmaya başlar ve sonunda çekilmek zorunda kalırlar.

20 yaş dişleri, bulunduğu konum itibarı ile çürümeye yatkın, çoğu zaman fonksiyon dışında kalan ağzın en arkalarındaki dişlerdir. ‘Mutlak suretle alınacaktır’ diye bir kural olmadığı gibi %70 oranında problem yaratmaktalardır. Örneğin, ağızda yer bulamadığı için çıkamaması istemediğimiz bir hadisedir çünkü böyle bir durumda bulunduğu yerde fokal enfeksiyon kaynağı şeklinde davranması kuvvetle muhtemeldir.Bunun yanısıra ağız açma kapamada güçlük ve yandaki dişleri çapraşıklaştırmaya yönelik kuvvet uygulaması söz konusu olabilir. Bu yüzden bu konuyla ilgili hekim kontrolü şarttır.

Google Yorumları

Call Now Button